Pankreas kisti tespit edildi? Ne yapmalıyım?
Pankreas kisti tespit edilmesi halinde hastaların olabildiğince soğukkanlı bir şekilde tedavi sürecine başlamalarını öneren Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, ayırıcı tanı ve takibinin hastalığın seyri üzerine olumlu etkilerinin olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, bu süreçte dikkat edilmesi konular hakkında önemli bilgilendirmeler yaptı.
Pankreas kisti çoğu zaman belirgin bir şikayete neden olmadan, genellikle başka bir nedenle yapılan görüntülemeler esnasında rastlantısal tespit ediliyor. Bu nedenle ilk olarak akla “Ne yapmalıyım?” sorusu geliyor. Bu soruyu yanıtlayan Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, öncelikle pankreas kistleri hakkında şu bilgileri verdi: “Pankreas kistleri, pankreas dokusunda veya çevre dokuda gelişen içi sıvı dolu boşluklardır. Tek veya birden çok sayıda olabilir. Görülme sıklığı yaşla artar ve 70 yaşın üzerindeki bireylerde yüzde 25’e çıkabilir. Pankreas kistleri çoğu zaman belirgin bir şikayete neden olmaz. Klinik önemleri bazı kistlerin (müsinöz kistler, intraduktal papiller müsinöz tümörler, solid psödopapiller tümör gibi) kanser riski taşımalarından veya kistlerin infekte olarak veya çevre dokulara baskı yaparak şikayetlere neden olmalarından kaynaklanır.”
PANİK YAPMAYIN
Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, pankreas kistlerinin ayırıcı tanı ve takibinin hastalığın seyri üzerine olumlu etkilerinin olduğunu ifade ederken, dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktaları şöyle vurguladı:
- Pankreas kistleri son yıllarda görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler ile giderek artan sıklıkta tespit edilmektedir. Kistlerin çoğunluğu hiçbir semptoma neden olmayacağından dolayı hastaların panik yapmaması gerekmektedir.
- Kist tespit edilen hastaların tıbbi geçmişinin detaylı incelenmesi teşhis açısından çok önemlidir. Hastanın daha önceden pankreas iltihaplanması geçirme hikayesi araştırılmalıdır. Varsa eski tetkikleri muhakkak gözden geçirilmelidir.
- Dinamik MR/MRCP ve/veya dinamik bilgisayarlı tomografi çekilerek kistin boyutu, duvar yapısı, eşlik eden diğer pankreas hastalıkları, pankreas kanalının genişliği, kistin kanal ile ilişkisi belirlenerek kistin ayırıcı tanısı yapılmaya çalışılmalıdır.
- Görüntüleme tetkikleri ile ayırıcı tanının yeterince yapılamadığı olgularda veya tetkiklerde şüphe uyandıran bulguları olan kistlerde endosonografi yapılarak gerekirse kist içerisinden analiz için sıvı örneği alınmalıdır.
TEDAVİ SÜRECİ
- Kistlerin tedavi kararı alınırken kistin ayırıcı tanısı, şikayete neden olup olmadığı ve kanser riski göz önüne alınarak karar verilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ateş, kilo kaybı gibi şikayetlere neden olan psödokist ve WON gibi pankreatit atağı sonrası gelişen kistler mümkünse endoskopik yolla mide veya ince bağırsağa ağızlaştırılarak tedavi edilir. Yüksek kanser riski taşıdığı düşünülen İPMN’ler, büyük müsinöz tümörler ve solid psödopapiller tümörlerde cerrahi önerilir.
- İlk değerlendirmede ameliyat gerekliliği olmadığına karar verilen IPMN’ler ve müsinöz kistler ilk olarak 6 ay sonra değerlendirilir. Kistin boyutuna göre takip aralığı 3-6 ay ile 2 yıl arasında değişebilir. Takipler MR ve gerektiğinde EUS ile yapılır.
Akademik Gastroenteroloji hekimlerinden biri olarak Ankara’da çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Aydın Şeref Köksal, bütün hastalıklarda olduğu gibi pankreas kistlerinde de tedavinin yarım bırakılmaması gerektiğini hatırlattı.